Nihayet tatile çıkma vakti geldi, herkeste olduğu gibi bizim de kafamızda deli sorular;
(Selen) – Yeni bikini almam lazım! En güzelleri nerededir ki?
(Selen) – Güzel bir plaj çantası da istiyorum. Nereden bulacağım? Öff..
(Selen) – Nereleri görmeden dönmemeli?
(Selen) – Sana da bi deniz şortu fena olmazdı şekerim.
(Selen) – Neyi patlıyor çatlıyor da olsak mutlaka tatmalıyız?
(Selen) – Ay sana şıpıdık terlik lazımdı değil mi?
(Selen) – Nasıl bir rota çiziyoruz yani şimdi?
(Selen) – Kediye kim bakacak!?!?!!
Soruların tamamı Selen’in kafasında gördüğünüz gibi, ailenin telaşe memurluğu görevi ona ait. Gökçen genel olarak kafasında rota çizmekle ve saat kaçta İstanbul’u terkedersek trafiğe takılmadan Bursa’ya doğru yola koyuluruz onu düşünmekle meşgul. Yolculuğumuzun ilk durağı Bursa olacak ve köy ziyaretimizden sonra aynı günün gecesi 3 gibi Fethiye’ye doğru yol almayı düşünüyoruz. Uyku düzeni konusunda da bir planlama yapmamız gerekiyor, her ikimiz de ehliyet sahibi olmamıza rağmen daha yola çıkmadan biliyoruz ki arabayı tatil boyunca Gökçen kullanacak ve muhtemelen çıplak ayakla.
(Gökçen) – Öyle daha rahat ediyorum.
Herneyse sorularımızın cevaplarını bulduktan sonra sabahın ilk ışıklarında yola koyulma planı yaparak uyuyan biz, 07:45 gibi ancak Boğaziçi Köprüsü’nü geçiyoruz.

Sabah 07:45 – Boğaziçi Köprüsü
Yolculuğumuzun ilk durağı -ki neredeyse her İstanbul’dan çıkışımızın ilk durağıdır- Tuzla ve Gebze arasında bulunan ve 24 saat açık olan ama en önemliside arabaya servis hizmeti veren McDonald’s. Sabah atıştırmalıklarımızı da aldıktan sonra (Bu Selen hanım için pancakes oluyor) Eskihisar arabalı vapuruna ulaştık. Yaklaşık 40-45dk süren ve bol martılı bir deniz yolculuğu sonrasında karşı kıyı olan Topçular’a geldik ve oradan da ver elini Bursa. Daha bitmedi, ortalama bir 60km daha gidip önce Uluabat, sonra da Tepecik Köyü’ne vardık. Selen şehir bebesi tabi, hayatında ilk defa gerçek anlamıyla bir köye gidiyor. Gökçen de uzun bir aradan sonra tekrar köyünü ziyaret ediyor.
BÜYÜDÜĞÜMÜ KÖYDEKİ EVLERİN GÖRECE KÜÇÜLMESİNDEN ANLAYACAĞIM AKLIMA GELMEZDİ
Babanne evine varıp, amcalar ve uzun zamandır görüşülmeyen akrabaları ziyaret ettikten sonra, civardaki güzelliklerin tadını çıkarmaya koyulduk. Komşu köy olan Yeşilova Köyü pazarını gezip bal gibi kirazlar aldık, Suuçtu Şelalesi’ne gidip büyülendik ve Tümbüldek Kaplıcaları’nda abartısız kaynar sıcaklıkta olan sulara ayak daldırdıktan sonra köyümüze geri döndük. Malum gece 3’de uyanıp yola koyulmamız lazım bu yüzden erken uyumamız gerekiyor. Tabi bu gerçek, Gökçen’i köy kahvesine gitmekten alıkoyamadı. Uykuya dalmadan önce Gökçen’in son bir diyeceği vardı bu ziyaretle ilgili.
(Gökçen) – Büyüdüğümü, köydeki evlerin görece küçülmesinden anlayacağım aklıma gelmezdi.